3 Kasım 2022 Perşembe

 RADYO ALİCE - 1

 

Radyo Alice, 1976-1977 arasında yayın yapan Bolonya menşeili bir özgür radyoydu.

 Bolonya kenti, tarihsel olarak İtalyan Komünist Partisi’nin kalelerinden olduğu için “Kızıl Emilia” olarak anılan Emilia-Romagna bölgesindedir; ancak o dönemde Komünist yönetim, bölgeyi kapitalizme entegre etmekten öteye gitmeyen, bunu da sosyalizm adı altında yapan politikaları nedeniyle radikal hareketin hedefindeydi.

 Otonom hareketler, Bolonya'nın hem Komünist yerel yönetim tarafından hem de muhafazakâr kesimler tarafından bir nevi "sosyalist ütopya" olarak lanse edilmesinin altında yatan gerçeklikleri ifşa etmeye çalışıyorlardı.

 Radyo Alice de bu hareketlerin parçasıydı.

 Radyo kolektifinin çekirdeğini, eski Potere Operaio (İşçilerin İktidarı) örgütü üyeleri ve Autonomia mensupları oluşturuyordu.

 Radyo Alice baskıcı politikalara karşı ülke çapında işçilerin, öğrencilerin, sol grupların ve kadın örgütlerinin ayaklandığı bir dönemde yayın hayatına başladı ve sonuna kadar özerk kalsa da yeni ifade kanalları arayan her tür direnişe kapılarını açtı.

  Bu tutumuyla, hem iktidardaki Hıristiyan Demokratların hem de devrim-karşıtlığı iyice ayyuka çıkmış olan İtalyan Komünist Partisi’nin gazabını üzerine çekti.

 Radyo, adını Lewis Caroll’un Alice Harikalar Diyarında ve Aynanın İçinden kitaplarından alıyordu.

 Alice aynanın öteki yüzüne geçince bildiğimiz dünyanın alışılmış ve rasyonel düzenini terk eder ve gerçek dünyadan devralınmış davranış kalıplarının hükümsüz kaldığı alternatif bir gerçekliğe adım atar.

 Nasıl ki bu harikalar diyarının “hakikati” bir önceki dünyanın ölçütlerine göre değerlendirilemezse, Radyo Alice’nin yayınları da gerçekliğin eleştirellikten uzak, pasif yansımaları değildi.

 Farklı bir varoluş biçimini deneyimlemek için gerçekten de aynanın öteki tarafına geçmek gerekiyordu.

 Dünyadaki olayları nesnel bir şekilde aktarmaktan ziyade seslerden, enformasyondan, mesajlar ve şiirden, sessizlik ve küfürlerden oluşan bir akış yaratmanın peşindeydiler.

 Yayınlar, tıpkı Dada gösterileri gibi, kültürel bozgunculuk eylemleri olarak görülüyordu.

 Radyo Alice’nin, hakikati, hatta doğru bilgiyi iletmek gibi bir derdi olmadığı bile söylenebilir.

 Radyonun kurucuları arasında bulunan Franco “Bifo” Berardi, konu hakkında 2010 senesinde verdiği bir söyleşide şöyle diyordu:

“Burjuvazi haberlerinin yalanını teşhir eden alternatif habercilik anlayışını benimsemiyorum.

 Burjuvazi basınının gerçekdışı haberlerinin karşısına koyacak doğru bilgiye sahip değilim.

 Çok çeşitli bilgi biçimlerinin olası olduğunu ve her birinin bir yaşam biçimiyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.

 Bir yaşam biçimi seçiyorum ve onunla ilişkili bilgiyi yayıyorum.”

Radyo Alice konvansiyonel dilsel ifade tarzlarının dışında bir tarz geliştirdi.

Üyeleri, kitle iletişim araçlarının tekdüze, sıkıcı ve sözüm ona nesnel diline karşı hayal gücünün özgür işleyişine ve duyguların anlık aktarımına dayanan bir söylem biçimi benimsemekten yanaydı.

 Bazı günler yirmi saate yakın yayın yapan radyoda genç işçiler saatlerce örgütlenme sorunları hakkında konuşabilir; ciddi tartışmalar şaka ve kahkahalarla kesilebilirdi.

İsteyen herkes yayına müdahil olabiliyordu.

Bazı insanlar doğrudan yayına katılırken bazıları evden kaydettikleri kasetleri radyoya gönderiyordu.

En başından beri işçi grevlerine ve üniversite işgallerine açık destek veren Radyo Alice, direnişin içinde bulunan herkese kapılarını ve kanalını açtı.

Polisle ya da faşistlerle çatışma halindeki öğrenciler bizzat radyoya gelerek, ya da telefonla ulaşarak, anlık son durum bilgileri paylaşıyorlardı.

Kimileriyse radyo üzerinden yoldaşlarına destek çağrısında bulunuyordu.

 Radyonun basılmasında bu çağrıların büyük payı vardı.

11 Mart günü Bolonya Üniversitesi’nde solcu öğrenciler ile Hıristiyan Demokrat Partisi’yle bağlantılı bir gençlik örgütünün mensupları arasında çıkan tartışmaya polisin şiddetli bir şekilde müdahil olması ve bir solcu öğrenciyi öldürmesi üzerine tüm şehre yayılan çatışmaların ikinci gününde Radyo Alice makineli tüfekli polislerce basıldı.

“Halkı şiddete teşvik etmek” ve “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlamalarıyla teçhizatına el konan radyo “yasadışı” ilan edildi ve sekiz mensubu tutuklandı.

 Ertesi gün “12 Mart Kolektifi” adı altında yeniden yayına başlayan radyo bir kez daha polis baskınına uğradı.

 Radyo kolektifi, mahkemede kendisine yöneltilen suçlamalardan beraat etti ve ikinci baskından bir ay sonra yeniden yayına başladı.

 Fakat, radyonun üzerindeki baskı tamamıyla kalkmamıştı.

 Sekiz arkadaşları hâlâ hapisteydi ve Bolonya’nın Komünist Partili belediye başkanı Zangheri’nin açık şiddeti örtük tehdide dönmüştü.

 Zangheri her fırsatta Radyo Alice’nin yayın yapabilmesini şehrinin demokratlığına ve hoşgörüsüne kanıt olarak sunar olmuştu.

 Belediyenin hoşgörü sınırları dahilinde yayın yapmak istemeyen radyo sonunda kendini feshetti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  KABARENİN DOĞUŞU   Birinci Dünya Savaşı’ndan itibaren gelişen Alman kabaresi Berlin mitolojisinde özgün ve tanımlanması zor bir rol oy...