RADYO ALİCE - 1
Radyo Alice, 1976-1977 arasında yayın
yapan Bolonya menşeili bir özgür radyoydu.
Bolonya kenti, tarihsel olarak
İtalyan Komünist Partisi’nin kalelerinden olduğu için “Kızıl Emilia” olarak
anılan Emilia-Romagna bölgesindedir; ancak o dönemde Komünist yönetim, bölgeyi
kapitalizme entegre etmekten öteye gitmeyen, bunu da sosyalizm adı altında
yapan politikaları nedeniyle radikal hareketin hedefindeydi.
Otonom hareketler, Bolonya'nın hem
Komünist yerel yönetim tarafından hem de muhafazakâr kesimler tarafından bir
nevi "sosyalist ütopya" olarak lanse edilmesinin altında yatan
gerçeklikleri ifşa etmeye çalışıyorlardı.
Radyo Alice de bu hareketlerin
parçasıydı.
Radyo kolektifinin çekirdeğini,
eski Potere Operaio (İşçilerin İktidarı) örgütü üyeleri
ve Autonomia mensupları oluşturuyordu.
Radyo Alice baskıcı politikalara
karşı ülke çapında işçilerin, öğrencilerin, sol grupların ve kadın örgütlerinin
ayaklandığı bir dönemde yayın hayatına başladı ve sonuna kadar özerk kalsa da
yeni ifade kanalları arayan her tür direnişe kapılarını açtı.
Bu tutumuyla, hem iktidardaki
Hıristiyan Demokratların hem de devrim-karşıtlığı iyice ayyuka çıkmış olan
İtalyan Komünist Partisi’nin gazabını üzerine çekti.
Radyo, adını Lewis
Caroll’un Alice Harikalar Diyarında ve Aynanın
İçinden kitaplarından alıyordu.
Alice aynanın öteki yüzüne geçince
bildiğimiz dünyanın alışılmış ve rasyonel düzenini terk eder ve gerçek dünyadan
devralınmış davranış kalıplarının hükümsüz kaldığı alternatif bir gerçekliğe
adım atar.
Nasıl ki bu harikalar diyarının
“hakikati” bir önceki dünyanın ölçütlerine göre değerlendirilemezse, Radyo
Alice’nin yayınları da gerçekliğin eleştirellikten uzak, pasif yansımaları
değildi.
Farklı bir varoluş biçimini
deneyimlemek için gerçekten de aynanın öteki tarafına geçmek gerekiyordu.
Dünyadaki olayları nesnel bir
şekilde aktarmaktan ziyade seslerden, enformasyondan, mesajlar ve şiirden,
sessizlik ve küfürlerden oluşan bir akış yaratmanın peşindeydiler.
Yayınlar, tıpkı Dada gösterileri
gibi, kültürel bozgunculuk eylemleri olarak görülüyordu.
Radyo Alice’nin, hakikati, hatta
doğru bilgiyi iletmek gibi bir derdi olmadığı bile söylenebilir.
Radyonun kurucuları arasında bulunan
Franco “Bifo” Berardi, konu hakkında 2010 senesinde verdiği bir söyleşide şöyle
diyordu:
“Burjuvazi haberlerinin yalanını teşhir
eden alternatif habercilik anlayışını benimsemiyorum.
Burjuvazi basınının gerçekdışı
haberlerinin karşısına koyacak doğru bilgiye sahip değilim.
Çok çeşitli bilgi biçimlerinin olası
olduğunu ve her birinin bir yaşam biçimiyle bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
Bir yaşam biçimi seçiyorum ve onunla
ilişkili bilgiyi yayıyorum.”
Radyo Alice konvansiyonel dilsel ifade
tarzlarının dışında bir tarz geliştirdi.
Üyeleri, kitle iletişim araçlarının
tekdüze, sıkıcı ve sözüm ona nesnel diline karşı hayal gücünün özgür işleyişine
ve duyguların anlık aktarımına dayanan bir söylem biçimi benimsemekten yanaydı.
Bazı günler yirmi saate yakın yayın
yapan radyoda genç işçiler saatlerce örgütlenme sorunları hakkında konuşabilir;
ciddi tartışmalar şaka ve kahkahalarla kesilebilirdi.
İsteyen herkes yayına müdahil
olabiliyordu.
Bazı insanlar doğrudan yayına katılırken
bazıları evden kaydettikleri kasetleri radyoya gönderiyordu.
En başından beri işçi grevlerine ve
üniversite işgallerine açık destek veren Radyo Alice, direnişin içinde bulunan
herkese kapılarını ve kanalını açtı.
Polisle ya da faşistlerle çatışma
halindeki öğrenciler bizzat radyoya gelerek, ya da telefonla ulaşarak, anlık
son durum bilgileri paylaşıyorlardı.
Kimileriyse radyo üzerinden yoldaşlarına
destek çağrısında bulunuyordu.
Radyonun basılmasında bu çağrıların
büyük payı vardı.
11 Mart günü Bolonya Üniversitesi’nde
solcu öğrenciler ile Hıristiyan Demokrat Partisi’yle bağlantılı bir gençlik
örgütünün mensupları arasında çıkan tartışmaya polisin şiddetli bir şekilde
müdahil olması ve bir solcu öğrenciyi öldürmesi üzerine tüm şehre yayılan
çatışmaların ikinci gününde Radyo Alice makineli tüfekli polislerce basıldı.
“Halkı şiddete teşvik etmek” ve “suç
işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlamalarıyla teçhizatına el konan radyo
“yasadışı” ilan edildi ve sekiz mensubu tutuklandı.
Ertesi gün “12 Mart Kolektifi” adı
altında yeniden yayına başlayan radyo bir kez daha polis baskınına uğradı.
Radyo kolektifi, mahkemede kendisine
yöneltilen suçlamalardan beraat etti ve ikinci baskından bir ay sonra yeniden
yayına başladı.
Fakat, radyonun üzerindeki baskı
tamamıyla kalkmamıştı.
Sekiz arkadaşları hâlâ hapisteydi ve
Bolonya’nın Komünist Partili belediye başkanı Zangheri’nin açık şiddeti örtük
tehdide dönmüştü.
Zangheri her fırsatta Radyo
Alice’nin yayın yapabilmesini şehrinin demokratlığına ve hoşgörüsüne kanıt
olarak sunar olmuştu.
Belediyenin hoşgörü sınırları dahilinde yayın yapmak istemeyen radyo sonunda kendini feshetti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder