KARA ÖLÜM VE AVRUPA SANATI - 5
Ölümün Zaferi
Veba salgını,
herkesin yok olduğu; onur, kibir, şan ve şöhretin sona erdiği; servetin
silindiği; gücün, iktidarın parçalandığı; güzel ve iyi her şeyin imha olduğu;
insanın her anlamda varlığını kaybettiği; zamanın/tarihin bittiği, ölümün zafer
vakti.
"Ölümün Zaferi"
tabloları gene ilk önce kilise freskleri olarak resmedilmiş.
Veba dönemine,
1355'e ait olan en eski örneklerinden biri Fransa'da Lavaudieu'daki bir
manastıra ait.
Vebayı/ölümü temsil
eden ve başının üstünde "mors" (ölüm) yazan bir kadın
ellerinde taşıdığı oklarla herkesi telef etmiş.
Tüm kaynakların
üzerinde durduğu, belki de türün, prototip sayılabilecek en etkili örneği,
Bergamo, Clusone'deki, Oratorio dei Disciplini’nin cephesindeki fresk (1485).
Çevresinde ondan
aman dileyen, ona varını yoğunu sunan krallar, rahipler, prensler,
yoksullar ve oklarıyla ayırt etmeden hepsinin canını alan ölümün
egemenleri, iskeletler.
Üçüncü bir
"Ölümün Zaferi" freski örneği Palermo'dan.
At iskeleti
üzerindeki "kara ölüm" kimilerini katletmiş, kimilerini dize
getirmiş.
Bruegel'in Ölümün
Zaferi hem bu temanın hem de Avrupa sanatının bir şaheseri.
Aynı zamanda bütün
sanatın belki de en canavarca, en zalim örneği.
Bruegel'in 1827'den
beri Prado Müzesi’nde olan Ölümün Zaferi pentüründe,
iskeletlerden oluşan ölüm orduları dört bir koldan dünyayı istila ediyor; en
öndeki suvari gene bir at iskeleti üstünde orağını sallıyor; başka ölüm suvarileri
de var uzaklarda, öndeki biri ise kurukafa dolu bir arabayı sürüyor; bir tekne
var, yelkenlerini de ölüm şişiriyor; iskeletler asıyorlar, kesiyorlar,
boğuyorlar, ırza geçiyorlar, yakıyorlar, soyuyorlar.
Öte yandan gündelik
hayatın masumiyetinin simgeleri: bir tavla, oyun kâğıtları, habersiz lut
çalanlar, annesinin kollarında bir bebek, ama köpek onu yiyor...
Bu arada konosörler
İncil'e ve Yunan mitolojisine yapılan kimi göndermeler de kaydediyorlar:
Örneğin üç kız kardeşin temsil ettiği kaçınılmaz yazgı: Atropos, Lotho,
Lachesis: Atropos hayat bağını koparan, Clotho bu
bağı eğiren, Lachesis de ölçen.
Bruegel'in Ölümün
Zaferi, muhakkak ki Kara Ölüm'ün uyandırdığı bir mahşer tablosu.
Gerek bu eserdeki
gerekse Palermo freskindeki at üstündeki iskelet ise büyük olasılıkla
Mahşer'in Dört Atlısı'ndan dördüncüsü: ölüm, veba.
Mahşer/Kıyamet
İncil'de anlatılan
Mahşerin Dört Atlısı'nda “her atlının kendine özgü büyük bir misyonu
vardır.
Birinci Atlı beyaz bir
atın üzerinde oturur, başında bir taç vardır ve Tanrı'nın dünyasını,
yaşamı ve umudu temsil eder.
İkinci Atlı, Savaş,
kan kırmızısı bir küheylana biner ve kocaman bir kılıç taşır.
Bu atlı, iktidarı temsil
eder.
Üçüncü Atlı siyah
bir atın üzerinde seyahat eder ve refah ile kıtlığı ölçmek üzere bir
terazi taşır...
Dördüncü Atlı'ysa,
soluk ve kansız bir ata binmektedir.
Hem Veba hem de Ölüm'dür
(eskiler bu ikisini birbirinden ayırt edemezlerdi) ve insanları açlıkla,
hastalıkla öldürme gücüne sahiptir.
Dört Atlı, kâh devrimlerle
kâh kıtlıkla ve sürekli değişen ölümcül salgın türleriyle dünya tarihini
hep birlikte yazmışlardır".
Dürer'in Mahşer'in
Dört Atlısı, kıyamete ilişkin yaptığı on dört ahşap baskıdan oluşan
diziden bir eserdir (1498).
İncil'deki
Kıyamet'e ilişkin Vahiy Kitabından esinlenmiştir.
Aynı dizinin son
resmi Babil'in Fahişesi.
Gene Vahiy Kitabı'ndan bir mesel.
Babil'in
Fahişesi'nin tam adı: "Gizem, Büyük Babil, Yeryüzünün Bütün
Fahişelerinin ve İğrençliklerinin Anası".
Deccal’i (Antichrist) cisimleştiriyor.
"Yedi Veba"ya hükmediyor: acıdan kıvrandıran çıbanlar, kan akan
sular, kan denizleri, dünyayı ateşe veren güneş, karanlık, kıtlık, deprem.
Kara Ölüm'le
birlikte, sanatçılar İncil'deki anlatılardan çıkarak mahşer/kıyamet
hayallerine kapılmışlardır.
Mahşer teması, Kara
Ölüm'ün İncil'deki "Kıyamet" anlatılarıyla özdeşleştirilmesi
için idealdir.
Bu anlatıların
başında Last Judgement gelir.
Last Judgement her
üç semavi dinde de bulunan Mesihçiliğin İncil'deki yorumudur.
İsa Mesih, bütün ölülerin
mezarlarından fırladığı Kıyamet günü yeryüzüne dönerek insanları günahlarına
göre yargılayacak ve "son yargı"sını verecektir.
Dünyanın sonunu
sergileyen bu olay, olsa olsa Kara Ölüm'dür.
En ünlü Kıyamet
Günü tasviri, Michelangelo'nun Sistine Chapel'in
altarına boyamış olduğu fresktir.
İsa ve Meryem
"son karar"larını vererek, lanetlileri bir yana, iman edenleri
diğer yana ayırmaktadır (1536-1541).
Michelangelo'nun bu
freski, esasen kitlevi eziyet ve ölümün resmedildiği, cehennemî Kıyamet
ikonografisinden uzaktır.
Kıyamet Günü
tasvirlerinden tipik bir erken örnek, Beato Angelico'ya aittir .
Kazanlarda kaynayan
insanlar, insan yiyen şeytanlar, ayrımsız herkesi mızraklayan ölüm...
Jan van
Eyck’ın Kıyamet Günü de aynı yıllara aittir.
Bir diptiğe,
muhtemelen de bir triptiğe ait olan eser, İsa’nın son kararını verdiği
sahneyi resmetmektedir.
Bir diğer örnek
Hans Memling'in Kıyamet Günü triptiğidir.
Ölüler
mezarlarından çıkmışlardır, İsa onları yargılayarak sağ paneldekileri cennete,
sol paneldekileri cehenneme göndermektedir (1467-1471).
Kıyamet Günü külliyatının
ve belki de bütün sanat tarihinin en fantastik tasviri Hieronymus Bosch'a
aittir (1506).
Öteki Kıyamet Günü
tabloları formatında bir triptiktir.
Ortadaki panel Kara
Ölüm'ü uyandıran mahşeri, sağdaki cenneti, soldaki de cehennemi
canlandırır.
Kıyamet ve cehennem
son derecede grotesktir: acayipler, ucubeler, cinler, ceninler,
zebaniler, marazlar... görülmemiş rezillikler, işkenceler... tuhaf
bir mimari, yer yer alevler içinde... doğa ise şeytani canavarlardan ibaret...
Sanki Rönesans
döneminin doğaüstü, bilinçaltı bir "harikalar kabinesi", bir cehennem
müzesi.
Bosch'un estetiği,
çağdaşı olan satirik ve grotesk edebiyatın ustası Rabelais (1494-1553) ile
kıyaslanıyor.
Rabelais'nin en
önemli eseri Gargantua ve Pantagruel,
devlerin soyundan gelen
bir baba ile oğul.
Eserin yazıldığı
dönem frengi salgını dönemi.
Fransız Kralı bile
frengi.
Pantagruel'in
soyundan devler arasında da hastalar var.
Rabelais'nin
eseriyle ilgili 1200 ahşap baskıdan oluşan bir dizi yapılmış ve bunlar
sanki Bosch'un cehennem tasvirlerinden çıkma.
Ne var ki, Rabelais
Ortaçağın dinî dogmalarını eleştiren bir hümanist.
Mihail Bahtin'in
ünlü Rabelais ve Dünyası kitabına göre "karnaval"
fikrinin ve "grotesk realizm"in öncüsü.
Aslında Bosch'un Kıyamet
Günü, ilahiyattan türeyen ve estetiği de kuşatan hermeneutiğin hem en
ideal hem de en içinden çıkılmaz tablosudur.
Tüm bu imgelem,
Rabelais'ye karşıt dogmatik bir inancın mı, yoksa onu alaya alan
heretik ve hermetik bir hayal gücünün mü ifadesidir?
İnsanlığın
günahlarının kefaretini ödediği bir cehennem tasviri midir, yoksa bir
cehennem parodisi mi?
Düşsel
alegorilerden, yanılsamalardan oluşan bir fantezi midir?
Bu tartışma hâlâ
sürüyor.
Ama şurası muhakkak ki,
hem içeriğiyle, hem formuyla klasik estetiğe meydan okuyan bir eserdir.
Matbaanın icadı
öncesinde din eğitiminin temeli olan ve kutsal kitapları resmeden
Hıristiyan sanatı ikonografisini parçalar.
Bosch'un hem bu
eserindeki, hem diğer kıyamet resimlerindeki tip tip ifritler arasında kuş
gagalı kimi yaratıklara rastlanır.
Bunların gagaları aynen
veba doktorlarının giydiği maskelerden esinlenmiş gibidir.
İşte bu maskeli
şeytanlar, şimdi yaşamakta olduğumuz kâbusu, salgınlar tarihinin cehennemî
hayal âlemine bağlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder