3 Aralık 2022 Cumartesi

 KARA ÖLÜM VE AVRUPA SANATI - 5

 

Ölümün Zaferi

 Veba salgını, herkesin yok olduğu; onur, kibir, şan ve şöhretin sona erdiği; servetin silindiği; gücün, iktidarın parçalandığı; güzel ve iyi her şeyin imha olduğu; insanın her anlamda varlığını kaybettiği; zamanın/tarihin bittiği, ölümün zafer vakti.

"Ölümün Zaferi" tabloları gene ilk önce kilise freskleri olarak resmedilmiş.

 Veba dönemine, 1355'e ait olan en eski örneklerinden biri Fransa'da Lavaudieu'daki bir manastıra ait.

 Vebayı/ölümü temsil eden ve başının üstünde "mors" (ölüm) yazan bir kadın ellerinde taşıdığı oklarla herkesi telef etmiş.

 Tüm kaynakların üzerinde durduğu, belki de türün, prototip sayılabilecek en etkili örneği, Bergamo, Clusone'deki, Oratorio dei Disciplini’nin cephesindeki fresk (1485).

 Çevresinde ondan aman dileyen, ona varını yoğunu sunan krallar, rahipler, prensler, yoksullar ve oklarıyla ayırt etmeden hepsinin canını alan ölümün egemenleri, iskeletler.

 Üçüncü bir "Ölümün Zaferi" freski örneği Palermo'dan.

 At iskeleti üzerindeki "kara ölüm" kimilerini katletmiş, kimilerini dize getirmiş.

 Bruegel'in Ölümün Zaferi hem bu temanın hem de Avrupa sanatının bir şaheseri.

 Aynı zamanda bütün sanatın belki de en canavarca, en zalim örneği.

 Bruegel'in 1827'den beri Prado Müzesi’nde olan Ölümün Zaferi pentüründe, iskeletlerden oluşan ölüm orduları dört bir koldan dünyayı istila ediyor; en öndeki suvari gene bir at iskeleti üstünde orağını sallıyor; başka ölüm suvarileri de var uzaklarda, öndeki biri ise kurukafa dolu bir arabayı sürüyor; bir tekne var, yelkenlerini de ölüm şişiriyor; iskeletler asıyorlar, kesiyorlar, boğuyorlar, ırza geçiyorlar, yakıyorlar, soyuyorlar.

Öte yandan gündelik hayatın masumiyetinin simgeleri: bir tavla, oyun kâğıtları, habersiz lut çalanlar, annesinin kollarında bir bebek, ama köpek onu yiyor...

 Bu arada konosörler İncil'e ve Yunan mitolojisine yapılan kimi göndermeler de kaydediyorlar: Örneğin üç kız kardeşin temsil ettiği kaçınılmaz yazgı: Atropos, Lotho, Lachesis: Atropos hayat bağını koparan, Clotho bu bağı eğiren, Lachesis de ölçen.

 Bruegel'in Ölümün Zaferi, muhakkak ki Kara Ölüm'ün uyandırdığı bir mahşer tablosu.

 Gerek bu eserdeki gerekse Palermo freskindeki at üstündeki iskelet ise büyük olasılıkla Mahşer'in Dört Atlısı'ndan dördüncüsü: ölüm, veba.

 

Mahşer/Kıyamet

 İncil'de anlatılan Mahşerin Dört Atlısı'nda “her atlının kendine özgü büyük bir misyonu vardır.

Birinci Atlı beyaz bir atın üzerinde oturur, başında bir taç vardır ve Tanrı'nın dünyasını, yaşamı ve umudu temsil eder.

 İkinci Atlı, Savaş, kan kırmızısı bir küheylana biner ve kocaman bir kılıç taşır.

Bu atlı, iktidarı temsil eder.

 Üçüncü Atlı siyah bir atın üzerinde seyahat eder ve refah ile kıtlığı ölçmek üzere bir terazi taşır...

 Dördüncü Atlı'ysa, soluk ve kansız bir ata binmektedir.

Hem Veba hem de Ölüm'dür (eskiler bu ikisini birbirinden ayırt edemezlerdi) ve insanları açlıkla, hastalıkla öldürme gücüne sahiptir.

 Dört Atlı, kâh devrimlerle kâh kıtlıkla ve sürekli değişen ölümcül salgın türleriyle dünya tarihini hep birlikte yazmışlardır".

 Dürer'in Mahşer'in Dört Atlısı, kıyamete ilişkin yaptığı on dört ahşap baskıdan oluşan diziden bir eserdir (1498).

 İncil'deki Kıyamet'e ilişkin Vahiy Kitabından esinlenmiştir.

 Aynı dizinin son resmi Babil'in Fahişesi.

  Gene Vahiy Kitabı'ndan bir mesel.

 Babil'in Fahişesi'nin tam adı: "Gizem, Büyük Babil, Yeryüzünün Bütün Fahişelerinin ve İğrençliklerinin Anası".

 Deccal’i (Antichrist) cisimleştiriyor. "Yedi Veba"ya hükmediyor: acıdan kıvrandıran çıbanlar, kan akan sular, kan denizleri, dünyayı ateşe veren güneş, karanlık, kıtlık, deprem.

 Kara Ölüm'le birlikte, sanatçılar İncil'deki anlatılardan çıkarak mahşer/kıyamet hayallerine kapılmışlardır.

 Mahşer teması, Kara Ölüm'ün İncil'deki "Kıyamet" anlatılarıyla özdeşleştirilmesi için idealdir.

 Bu anlatıların başında Last Judgement gelir. 

 Last Judgement her üç semavi dinde de bulunan Mesihçiliğin İncil'deki yorumudur.

İsa Mesih, bütün ölülerin mezarlarından fırladığı Kıyamet günü yeryüzüne dönerek insanları günahlarına göre yargılayacak ve "son yargı"sını verecektir.

 Dünyanın sonunu sergileyen bu olay, olsa olsa Kara Ölüm'dür.

En ünlü Kıyamet Günü tasviri, Michelangelo'nun Sistine Chapel'in altarına boyamış olduğu fresktir.

 İsa ve Meryem "son karar"larını vererek, lanetlileri bir yana, iman edenleri diğer yana ayırmaktadır (1536-1541).

 Michelangelo'nun bu freski, esasen kitlevi eziyet ve ölümün resmedildiği, cehennemî Kıyamet ikonografisinden uzaktır.

 Kıyamet Günü tasvirlerinden tipik bir erken örnek, Beato Angelico'ya aittir .

 Kazanlarda kaynayan insanlar, insan yiyen şeytanlar, ayrımsız herkesi mızraklayan ölüm...

 Jan van Eyck’ın Kıyamet Günü de aynı yıllara aittir.

 Bir diptiğe, muhtemelen de bir triptiğe ait olan eser, İsa’nın son kararını verdiği sahneyi resmetmektedir.

 Bir diğer örnek Hans Memling'in Kıyamet Günü triptiğidir.

 Ölüler mezarlarından çıkmışlardır, İsa onları yargılayarak sağ paneldekileri cennete, sol paneldekileri cehenneme göndermektedir (1467-1471).

Kıyamet Günü külliyatının ve belki de bütün sanat tarihinin en fantastik tasviri Hieronymus Bosch'a aittir (1506).

Öteki Kıyamet Günü tabloları formatında bir triptiktir.

 Ortadaki panel Kara Ölüm'ü uyandıran mahşeri, sağdaki cenneti, soldaki de cehennemi canlandırır.

 Kıyamet ve cehennem son derecede grotesktir: acayipler, ucubeler,  cinler, ceninler, zebaniler, marazlar... görülmemiş rezillikler, işkenceler...  tuhaf bir mimari, yer yer alevler içinde... doğa ise şeytani canavarlardan ibaret...

 Sanki Rönesans döneminin doğaüstü, bilinçaltı bir "harikalar kabinesi", bir cehennem müzesi.

 Bosch'un estetiği, çağdaşı olan satirik ve grotesk edebiyatın ustası Rabelais (1494-1553) ile kıyaslanıyor.

 Rabelais'nin en önemli eseri Gargantua ve Pantagruel,

devlerin soyundan gelen bir baba ile oğul.

 Eserin yazıldığı dönem frengi salgını dönemi.

 Fransız Kralı bile frengi.

 Pantagruel'in soyundan devler arasında da hastalar var.

 Rabelais'nin eseriyle ilgili 1200 ahşap baskıdan oluşan bir dizi yapılmış ve bunlar sanki Bosch'un cehennem tasvirlerinden çıkma.

 Ne var ki, Rabelais Ortaçağın dinî dogmalarını eleştiren bir hümanist.

 Mihail Bahtin'in ünlü Rabelais ve Dünyası kitabına göre  "karnaval" fikrinin ve "grotesk realizm"in öncüsü.

Aslında Bosch'un Kıyamet Günü, ilahiyattan türeyen ve estetiği de kuşatan hermeneutiğin hem en ideal hem de en içinden çıkılmaz tablosudur.

 Tüm bu imgelem, Rabelais'ye karşıt  dogmatik bir inancın mı, yoksa onu alaya alan heretik ve hermetik bir hayal gücünün mü ifadesidir?

 İnsanlığın günahlarının kefaretini ödediği bir cehennem tasviri midir, yoksa bir cehennem parodisi mi?

 Düşsel alegorilerden, yanılsamalardan oluşan bir fantezi midir?

 Bu tartışma hâlâ sürüyor.

Ama şurası muhakkak ki, hem içeriğiyle, hem formuyla klasik estetiğe meydan okuyan bir eserdir.

 Matbaanın icadı öncesinde din eğitiminin temeli olan ve kutsal kitapları resmeden Hıristiyan sanatı ikonografisini parçalar.

Bosch'un hem bu eserindeki, hem diğer kıyamet resimlerindeki tip tip ifritler arasında kuş gagalı kimi yaratıklara rastlanır.

Bunların gagaları aynen veba doktorlarının giydiği maskelerden esinlenmiş gibidir.

 İşte bu maskeli şeytanlar, şimdi yaşamakta olduğumuz kâbusu, salgınlar tarihinin cehennemî hayal âlemine bağlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  KABARENİN DOĞUŞU   Birinci Dünya Savaşı’ndan itibaren gelişen Alman kabaresi Berlin mitolojisinde özgün ve tanımlanması zor bir rol oy...