3 Aralık 2022 Cumartesi

KARA ÖLÜM VE AVRUPA SANATI - 4

 

Veba ve Ölüm Sanatı

Cüzzamla ilgili resimlerin, bütün çirkinliğine rağmen, gene de ikonik bir estetiği bulunuyordu.

 Hıristiyanlığın yücelerini kutsuyorlardı.

Özünde, Kara Ölüm'le başlayan veba sanatı da İncil'in mesellerini resmeder.

 Ama bu mesellerin anlattığı ölümdür, cehennemdir, kıyamettir, mahşerdir, Armagedon’dur, ifrittir, şeytandır...

 Ve bunların şefkatle, merhametle, şifayla ilgisi yoktur.

 İlahi bir kaynağa gönderseler de ilahiyatı amaçlamazlar.

 Uhrevi değil, dünyevi bir bakış açıları vardır.

 Çirkinliği cüzzamlının bedeninden alır, bütün varlıklara yayarlar.

Veba sanatı ölümle yüzleşmeye, ölümün hakikatini keşfetmeye bir çağrıdır.

Ama tabii bu yüzleşme, özünde, yaşamın sorgulanması anlamına gelir.

 Yaşama ilişkin bir hermeneutik  gerektirir.

 Bu nedenle de veba sanatı, cüzzam resimleri gibi tasvirî ve dogmatik değildir.

 Düşünsemeye, tefekküre, felsefi bir alımlamaya dönüktür.

Bunlar da son derecede çatışmalıdır.

 Çünkü ölümün kapıda olduğu, ölümle bu kadar iç içe olan yaşam hem boştur, beyhudedir, anlamsızdır hem de her ânı son derecede değerlidir.

 Onun için insan bütün hazları tatmalı, arzularını gerçekleştirmelidir.

Adeta ölüm, daha iyi, daha sınırsız yaşamak demektir.

Eric Lambrecht, Boccaccio ile Petrarca’nın bir yanda ölümün hüznünü, diğer yanda uyandırdığı sevinci işleyen edebiyatlarını bu çelişik zihniyetin ifadesi olarak görür.

 Kara Ölüm'ün sanatı da aynı çelişkiden beslenir.

 Ölüm Dansı'nın (danse macabre) harikulade draması, veba salgınının uyandırdığı bu ölüm ile yaşam arasındaki çekimdir.

 “Ölüm Dansı” veba sanatının klasikleşmiş temaları arasında başta gelir.

 Aşağıda değinilecek olan diğerleri, “Ölümün Zaferi” ve “Kıyamet”tir.

 Medrano-Cabral'a göre, “Avrupa'da ne olursa olsun her kurban cehenneme dans ederek uğurlanır...

Ölüm Dansı iskeletlerin temsil ettiği folklorik bir hurafeye dayanır.

İskeletlerin dansına zaman zaman canlılar da refakat eder.

Bu da ölümün her zaman canlılarla eşleştiğine ilişkin toplumsal ve tinsel bir ders içerir...

Birçok tarihçi, bu kadar şiddetli bir ölüm ikonografisinin ortaya çıkmasını halkın veba salgını sırasındaki travmalarına bağlar.

Oysa bu ikonografi, insanların yaşama ne kadar bağlı olduğunu ve onu kaybetmenin ne kadar acı olduğunu da yansıtır".

 Umberto Eco da, “ölüm dansı korku yaratmak değil, korkuyu defederek ölümün gelmekte olduğunu hatırlatmak için” bir memento mori'dir ("hatırla, hepimiz öleceğiz"):  "Ölüm dansı, papaların, imparatorların, rahiplerin veya  genç kızların iskeletlerin arkasından hep birlikte dans etmelerini gösterir.

Hayatın gelip geçici olduğunu, servet, yaş ve güç farkı tanımadığını, herkesi eşitlediğini kutlar."

Ölüm Dansı'nın 15. yüzyıla ait ilk örnekleri, daha ziyade kilise rölyefleri veya freskleri.

 Ama Danse Macabre külliyatının en popüler örnekleri Hans Holbein'ın 1523-1526 arasında yaptığı 41 ahşap baskı.

Bu baskılar, genç olsun yaşlı olsun, zengin olsun fukara olsun, köylü olsun prens olsun, her kesimden 41 kişinin gündelik hayatına ölümün nasıl bir anda sızıverdiğini resmeder.

 Birtakım vecizelerle birlikte çoğaltılarak bir kitapta derlenmişlerdir.

 Bu vecizelerde ölüm genellikle bir ceza, bir kötülük değildir, tam aksine insanı hayatın yükünden, kötülüklerinden, hastalıklarından kurtaracak bir devadır adeta.

 Ölüm Dansı sanatı bir iskelet ikonografisi oluşturuyor ve özellikle çoğaltılan baskılar aracılığıyla bunu yayıyor: Hayat nihayet ölüm, insan bedeni nihayet bir iskelet...

 Hans Burgkmair'in resminde, güzel eşinin aynadaki yansıması bir kurukafa.

Antoine Wiertz'in tablosunda da Güzel Rosine bir iskeletle karşı karşıyadır.

Fransa'nın güneyinden bir prensin mezartaşı da kendi arzusu üzerine yontulan, elinde kalbini tutan bir kadavradır.

 İskelet, insanı psykhe’sinden, aklından ve ruhundan arındırıyor.

 Geriye bir mekanizma olarak beden kalıyor.

 Sürekli teşrihle uğraşan ve bir yandan da makineler tasarlayan Leonardo bu mekanizmayı keşfetmektedir.

 Ayrıca, Descartes'ın hayvanların sadece bir otomat olduğu tezinin insanlar için de geçerli olduğunu 'ispatlayan' Le Mettrie'nin İnsan Bir Makine  kitabının 1747'de yayınlandığını hatırlayalım.

Bu iskelet estetiğinin en anlamlı ve en popüler örneği de Fredrik Ruysch'un 2000 kadar muhtelif kadavranın koleksiyonunu sergileyen nadire kabinesindeki resimleridir.

  "Ölüm Ressamı" Ruysch da, Leonardo gibi, aynı zamanda bir anatomisttir.

  Thesarus anotomicus primus başlığını taşıyan bir dizi baskı da Ruysch'un iskeletlerden; bağırsak, sperm borusu ve damar gibi beden fragmanlarından yaptığı asamblajları resmediyor.

 Bunlara kimi kıssalar ekleniyor.

 Örneğin: "Sonuçta biz neyiz? Öldükten sonra bizden geriye ne kalıyor? Ya, evet görüyorsunuz sadece kemikler...

  Hey kader! Hey acımasız kader!...  Hayat bana bahşedildiği anda ölüm fermanım da yazılmış oluyor... Ah, insanın bu dünyadaki hali nasıl da dehşet verici." 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  KABARENİN DOĞUŞU   Birinci Dünya Savaşı’ndan itibaren gelişen Alman kabaresi Berlin mitolojisinde özgün ve tanımlanması zor bir rol oy...