KARA ÖLÜM VE AVRUPA SANATI - 3
Cüzzam ve Veba Sanatı
14. yüzyıl veba
salgınıyla birlikte sanat ölüme odaklanır.
Özellikle toplu
ölümle ilgili sınırsız bir sembolizm gelişir.
Ortaçağ sanatı gibi
bunun da kaynağı Hristiyanlığın kutsal kitapları ve ilahiyatıdır.
Ancak bu sembolizmi
kuran hayal gücü ve onu yaratan alegorik ifade o kadar yaratıcıdır ki
kutsal kaynaklarından kopmaya başlar.
İsa'nın,
havarilerinin, azizlerinin, Meryem'in kullara gösterdiği şefkatin, merhametin,
hamiyetperverliğin tasvirleri değildir artık.
Ortaçağın Hristiyan
sanatı gibi Bizans ikon sanatının bir türevi değildir.
Tapılacak kutsal
tasvirler değildir.
İncil'de kaydedilen
kıyametle ilgili, cehennemle ilgili meselleri resmetse de, bunlar artık
ilahi temsiller değildir.
Yukarda değinilen zamanın
kültürel dönüşümüne ayak uydurarak dinden sanata devrolmuşlardır.
Sanatın kiliseden
müzelere devrolması da aynı zamanlarda başlar.
1348'de Avrupa'daki veba
salgını baş gösterdiğinde henüz 12. yüzyıldan beri sürüp gelen cüzzam
salgınının etkileri son bulmuş değil.
Dolayısıyla veba
sanatının öncesinde bir “cüzzam sanatı” var.
Ve ilkinin hem
nasıl bu cüzzam sanatından koptuğuna hem de nasıl onu sürdürdüğüne bakmak için
veba öncesi estetiğe değinmek gerekiyor.
Cüzzamın Çirkinlik Sanatı
Veba "ölüm
sanatı" olarak tanımlanabilirse, cüzzam da "çirkinlik
sanatı" olarak tanımlanabilir.
Gerçekten de çirkindir
cüzzam: çıbanlar; yaralar; dökülen deriler; fırlayan damarlar; çürüyen
burunlar, dudaklar, parmaklar; sakatlıklar...
Bu yüzden tecrit
edilir cüzzamlılar ama vebalılar gibi lanetlenmezler.
Aksine Hristiyanlık
onlara şefkat, merhamet gösterir.
Cüzzamlıları himaye
eder.
Bunun için kilise
ve manastırlara bağlı özel hastaneler yapılır.
Osmanlı toplumunda
da cüzzamlılar, cüzzamhane denilen “miskinler tekkesi”nde ya da “miskinler
dergâhı”nda korunurlar.
Cüzzam sanatında
İsa'yı, Meryem'i, havarileri ve azizleri, İncil'de de anıldığı gibi, hep
hastalara şifa dağıtırken, mucizeleriyle onları sağaltırken görüyoruz.
"Sanatta ve
Edebiyatta Cüzzam" adlı çalışmasında Grön, cüzzam hamisi 10’dan fazla
aziz sayıyor.
Ne var ki, cüzzam
konusunda en önde gelen aziz, St. Antonius.
15. yüzyıldan itibaren
birçok ünlü Batı sanatçısı, Antonius'un Şeytan-Kraliçe tarafından baştan
çıkarıldığı efsaneye kapılmış:
Schongauer,
Cranach, Michelangelo, Bosch, Grünewald, Huys, Corinth, Ernst, Dali...
Grünewald'ın
hayranlık uyandıran Isenheim Altarı'nda tablo St. Antonius'la birlikte bir
cüzzamlıyı da resmediyor.
Bir de tabii
Bosch'un muhteşem Aziz Antonius'un Baştan Çıkış triptiğini
kaydetmek gerekir.
Cüzzam resimlerinde
şifa arayan figürler de genellikle İncil'de rastlanan ilahi kimseler: Eyüp
ve Lazarus.
Eyüp, Tanrı'nın
buyruğuyla İblis'in mahvettiği bir peygamber.
Sonunda cüzzam
oluyor, ama Tanrı'nın ihsan ettiği şifalı sularla yıkanarak ölümden
kurtuluyor.
Lazarus ise bir
aziz.
Onu da ölümünden
dört gün sonra İsa diriltiyor.
Lazarus'un cüzzamla
ilişkisi, asıl, 11. yüzyılda, "Kutsal Topraklar"ı Müslüman güçlerden
almak amacıyla düzenlenen Haçlı Seferleri’nden sonra efsaneleşiyor.
Kutsal topraklarda
cüzzama yakalanan Hıristiyanlardan, St. Lazarus Şövalyeleri tarikatı
kuruluyor.
Ve cüzzamdan çürüyüp
canavarlaşmış bu şövalyeler Haçlı ordularına katılıyor.
"Yaşayan
Ölüler" olarak anılıyorlar.
Kudüs’ü Haçlılardan
kurtaran Selahaddin Eyyübi de, düşman savaşçılar olmasına rağmen bunlardan
hayatta kalanlara şefkat ve merhamet gösteriyor.
Sonuçta, dinler,
özellikle Hristiyanlık cüzzamı bir kader-i ilahi gibi değerlendiriyor.
Sanki cüzzama
yakalanmak kutsal bir hadise.
Cüzzam sanatı da bu
inanç üzerine kuruluyor.
Grön, İsa'nın bile
cüzzamlı olarak tasvir edildiği 13. yüzyıla ait bir rölyeften bahsediyor.
Grünewald'ın ünlü
Isenheim Altarı'ndaki İsa da cüzzam belirtileri taşıyor.
Bir rahip ve bir
Carl Jung takipçisi olan Eugene Monick, Grünewald'ın İsa
Bedeninde Kötülük, Cinsellik ve Hastalık kitabında İsa'nın daha çarmıha
gerilmeden cüzzam nedeniyle bir iç ölüm yaşadığını öne sürüyor.
İsa'nın böylece,
“bütün insanlığın işlediği günahı üstlendiğini”, Grünewald'ın da
“çirkinliği, iblisliği ve kötü kaderi, Tanrı'nın imgesi olan bir insanın
imgesinde birleştirdiğini” söylüyor: “İsa hem güzelliği hem de ona karşıt
olan çirkinliği barındırıyor”.
Umberto Eco, Çirkinlik kitabında,
antik Yunan estetiğinin çirkinliği güzelliğin karşıtı gibi gördüğünü
yazıyor.
Nasıl etikte
kötülük, iyiliğe ters ise, estetikte de çirkinlik güzelliğin zıttı; "güzelliğin
cehennemi".
Güzel olan armonik,
geometrik ve aritmetik (orantılı ve ölçülü), antropomorfik:
İdeal insan formunu
örnek alıyor.
Çirkinlik,
güzelliğin bu ilkelerinin bozulmasından doğuyor.
Cüzzam ise yamuk
yumuk suratlarla, fışkıran damarlarla, çürük-kopuk uzuvlarla, iğrenç yaraları
ve dökülen derileriyle bu bozulmanın doruğu.
Ama artık
güzelliğin tersi değil.
Cüzzam sanatında
çirkinlik, başlı başına bir estetik oluşturuyor.
Bir anlamda
güzellikten özerkleşiyor.
Çirkinliğin
güzelliği oluyor.
Bunda tabii
İncil'in cüzzamı esirgemesinin, onu bir şer kaynağı olarak
lanetlememesinin etkisi var.
Ama Kara Ölüm'le
birlikte işler tersine dönecek.
Cüzzam resimleri
çok eskiye dayanıyor.
Hıristiyanlığın
yayılmasıyla birlikte cüzzam tasvirleri de görülmeye başlıyor.
rön, 3. yüzyıla
kadar giden cüzzam fresklerinden bahsediyor.
Ama cüzzam sanatı
asıl Rönesans'la gelişiyor.
Çirkinliğin
'özerkleşmesi' ve ayrıca veba resminin yayılmasıyla başlıyor.
14.-16. yüzyıllar arası
İtalyan ve Alman sanatının, nadiren de Felemenk sanatının ustaları hep
cüzzamla uğraşmışlar.
İlk örnekler, Rönesans'ın
kurucusu olarak anılan Giotto'nun okuluna kadar gidiyor.
Bu okuldan, Taddeo
Gaddi'nin St. Dominicus'un Mucizesi (1366), Oreagna'nın Ölümün
Zaferi (1340), cüzzamlılarla, onlara mucizeleriyle şifa veren
azizleri resmediyor.
Masaccio
(1401-1429) Gölgeleriyle Hastalara Şifa Veren Aziz Petrus ve Aziz
Yuhanna tablosunu boyamış, Boticelli de (1445-1510) Cüzzamlının
Kurban Edilmesi'ni.
Michelangelo da,
Schongauer'in bir ahşap baskısının pentürünü yapıyor.
Grön'e göre Alman
sanatçılardan cüzzamla ilgilenenler Van Eyck (1390-1441) okuluna kadar
gidiyor.
Holbein'ın, Aziz
Elizabeth'in cüzamlılara yiyecek, içecek dağıttığı bir resmi var (1516) .
Dürer'in bir
resminde de, havariler Yuhanna ve Petrus bir cüzzamlıyı tedavi ediyor (1513).
Dürer'in arkadaşı
ve öğrencisi Hans Burgkmair'in Kayzer Maximilian'ın siparişi üzerine
yaptrığı azizlere ait 199 pentürden en az 12'si cüzzamlıları resmediyor.
Alman sanatçılar
arasında Grünewald'ın şaheseri Isenheim Altarı'na değinmiştik.
Rembrandt ve Rubens
de Felemenk okulundan cüzzam boyayanlar arasında.
Bu arada, Kariye
Camii’nde İsa'nın mucizelerini tasvir eden mozaikler arasında da cüzzam
tedavisiyle ilgili olan biri var.
Sercan
Keykubatlı'ya göre bu sahneyle ilgili öykü şöyle: “İsa dağdan inince büyük
bir kalabalık O’nun ardından gitti.
Bu sırada cüzzamlı bir
adam yaklaşıp, ‘Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin’ diyerek O’nun
ayaklarına kapandı.
İsa elini uzatıp
adama dokundu, ‘İsterim, temiz ol!’ dedi.
Adam anında cüzzamdan
temizlendi.”
Grön'de de “14.
yüzyıla ait olduğu söylenen” Kariye Camii'ne ait başka bir cüzzamlı
mozaiğine değiniliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder