3 Aralık 2022 Cumartesi

 SANATTA OYUN FELSEFESİ - 2

 

 SANATTA OYUN FELSEFESİ VE ÇOCUK KAVRAMI ÜZERİNDEN YAPIT İNCELEMELERİ:

 “Çocuk Oyunları”, Flaman ressam Pieter Brueghel’in 1560 yılında ahşap panel üzerine yağlıboya ile çizdiği tablodur.

Tabloda 16. yüzyıl Hollanda’sından 80 farklı çocuk oyunu betimlenmektedir.

Resimde 168 erkek ve 78 kız çocuğu ile, Bruegel kendi dönemine ait çocuk oyunlarını titizlikle tasvir etmiştir.

 Bu dönemde, Bruegel’in zamanına kadar, çocuklara küçük yetişkinler olarak davranıldığı ve küçük yaşlardan itibaren yetişkin elbiseleri giydirilmekte olduğu bilinmektedir.

 Bu nedenle, eleştirmenler tarafından, resmin insanın özüne, saflığına geri dönmesi gerektiği düşünülerek yapıldığı ve insanın budalalığını ifade ettiği gibi yorumlarda bulunmaktadır.

Eserde, Oynayan tüm çocuklar ya da çocuk grupları birbirinden yalıtılmış, oyun dışında bırakılmış ya da oynamaya üşenip sadece seyretmeyi seçmiş hiçbir çocuk yoktur.

Eser büyük ölçekli ve olağandışı kompozisyonu ile başyapıt niteliğindedir.

Goya’nın Çocukları İspanyol ressam Francisco Goya 18. yüzyılın son çeyreğinde İspanya’nın şehirlerinde ve kasabalarında yaşayan orta halli insanların durumunu gerçeği idealize etmeden ve tüm gerçekliğiyle gözler önüne sermiştir.

 Goya’nın bu çocuklu sahneleri kullanarak, yaşadığı dönemde, çoğu okuma yazma bilmeyen ve bunun sonucunda yabanileşen yoksul çocuklara ve zor yaşama koşullarına karşı toplumun ilgisizliğini vurguladığı ve bu çocukların sokaklarda kendi imkanlarıyla yaşadıklarına değinmek istediği belirtilmektedir.

 Jean Baptiste Simeon Chardin (1699-1779) Sabun Köpüğü: 18. yy’ın önemli still life eserlerine imza atmış olan Fransız Ressam Chardin’in eserlerinde yalınlıktan yana olması ve büyük gözlem gücü, onun bu alanda büyük bir başarı elde etmesine neden olmuştur.

Chardin çağdaşları içinde ayrı yeri olan bir sanatçıdır.

O çağda gelişmekte olan Fransız orta sınıfının sıradan ve günlük uğraşlarını resimlerinde ustaca yansıtmıştır.

 Nedimeler, Diego Velasquez’in 1656 tarihli tablosu: Bu tablo ile de geç Ortaçağ İspanyası’nın en önemli ressamı sayılan Velázquez’in, fotoğraf makinesinin bulunmasından çok daha önce, gerçek bir anı durdurmayı başardığı düşünülmektedir.

 Bu varsayıma göre bu tablonun konusu da saray yaşamının sıradan bir sahnesidir.

 Velázquez Nedimler’de kendisini de büyük bir tuvalde çalışırken resmetmiştir.

 Elinde paleti ve fırçasıyla yalnızca arkasını görebildiğimiz dev tuvalin önündedir.

Tuvalden biraz geriye doğru çekilmiş, ona poz verenlere bakmaktadır.

 İspanyol Prensesi, en güçlü ışıkla aydınlatılmış olup statüsünün farkında olduğunu gösteren bir duruş sergilemektedir.

 

 TÜRK RESMİNDE CUMHURİYET SONRASI DÖNEMDE ÇOCUK MOTİFİ

Şeref Akdik (1889 - 1972) Mektebe Kayıt: Şeref Akdik, yapıtlarında izlenimci akımın renk unsurları ile akademik anlayışın kural ve deneyimlerini birleştirmiştir.

 Desen ve portrelerinde yerel giyim özellikleriyle birlikte yöre insanının iç yaşantısını da yansıtmaya çalışmıştır.

Mektebe Kayıt adlı eseri ile de dönemin çocuk motifini etkili bir biçimde yansıtmıştır.

Malik Aksel (1901-1987) Yeni Mektep: Sanatçı Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte hızla değişen toplumun, günlük yaşama yansıyan geleneksel davranış biçimleri ve bir öğretmen olarak yoğunlaştığı eğitimle ilgili konular üzerinde çalışmıştır.

Eserlerinde Cumhuriyet döneminden insan ve öğrenci manzaraları sunmaktadır.

“Yeni Mektep” resmi de, okulla yeni tanışan öğrencilerin dersteki hallerinden bir kesittir

Nedim Günsür (1924 – 1994) Kırda Çocuklar: Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden mezun olan Nedim Günsür Eserleri naif bir karakter taşımaktadır.

Geleneksel kaynaklardan yola çıkarak oluşturduğu eserleri bireysel sanat biçiminin birer imzası niteliğindedir.

Bayram yerleri, düğün alayları, palyaçolar, sokaklar vb. konular, sanatçının en çok yöneldiği temalardır.

 Bir oyun alanı olarak yarattığı yapıtlarında, acı ve mutluluğu, sevinç ve kederi, yenilgi ve başarıyı resimlerinde bir arada göstermeye çalışmıştır.

Neşet Günal (1923 – 2002) / Çocuklar: Çocuklar Günal’ın yapıtlarında önemli bir yer tutar.

 Yalın ayak, ortalıkta çaresiz bir şekilde gösterilen çocuklar da, anne ve babalar da mutsuzdur, çaresizdir.

Çocuklar sağlıksızdır, hastadır.

 Günal’ın resimlerindeki çocuklar insanı sarsar, huzursuz eder.

Ancak Günal’a göre Anadolu gerçeği budur ve her türden yardıma gereksinmeleri vardır.

Neşet Günal yapıtlarında Orta Anadolu doğasından ve yaşamından izlere rastlanır.

Sanatçı çoğu büyük boy resimlerinde Anadolu insanının yoksulluğunu, zor yaşam koşullarını ve durmadan çalışan yoksul insanların durumlarını anlatır.

İbrahim Balaban (1921 – ) / Çocukların Oyun Sevinci: Yapıtlarında bolca çocuk oyunlarına yer vermiştir.

Özgür bir ortamdaki çocuklar neşe içindedir.

Balaban’ın resimlerindeki çocuklar genelde açık havada oyunlar oynarlar, uçurtma uçururlar, coşku ile el ele tutuşurlar. Yaşanan olumsuzluklar onlara pek yansıtılmaz.

 Çocuklar Balaban’ın resminde çocukluklarını yaşarlar. Sanatçının kendi söylemi ile / “Sanat yaşantının izdüşümüdür.

Konu bir özdür, her öz kendi kabuğunu yapar.

Ben insanı santimetrik ölçülerle değil, diyalektik yöntemlerle resmediyorum.

İnsan-doğa ilişkisinde üretim araçlarının insana bir kimlik kazandırdığını ve bu nedenle benim resimlerimi de biçimlendirdiğini söyleyebilirim.

Ben boyaları açık koyu leke endişesiyle değil, figürlerin özünde çakmaklanan ışığı yakmak için kullanıyorum.

Ata göre insan değil, insana göre at çiziyorum.” diyerek ortaya koyduğu kuram sanatının temelini oluşturmaktadır.

Turgut Zaim (1906 - 1974) / Anadolu Çocukları: Turgut Zaim, Anadolu’yu bir çeşit toplumcu romantizm ile yorumlamıştır.

Onun resimlerinde yer alan insanlar hayat dolu, iyi giyimli ve sağlıklıdırlar.

Onun resimlerinde çocuklar minnacık ağızlı, küçücük burunlu, kara çekik gözlü, uysal ve ağırbaşlıdır.

Genelde bu ağırbaşlı, uysal yapıda çocuklar mekandaki eyleme katılmazlar, sanki o mekanı süsleyen biblo gibidirler.

 Çocuklar annenin yanında sessizce olup biteni izleyen, denileni yapan, terbiyeli çocuk görünümündedirler.

Turgut Zaim’in Tosun adlı yapıtında ise köy meydanında güreşecek iki erkek çocuk konu edilmiştir.

 Birbirinden gürbüz bu iki çocuk bütün köy halkının gözü önünde güreşecek, ne kadar güçlü ve sağlıklı olduklarını kanıtlayacaklardır.

Turgut Zaim, yapıtlarında Anadolu çocuğuna yer vermiş ve onun onurlu, sağlıklı ve uyumlu yanlarını göstermiştir.

Fikret Otyam (1926 – 2015) ve Çocuklar: Fikret Otyam, resimlerinde Anadolu motiflerinin sık sık kullanılmıştır.

 Anadolu’nun çeşitli yerleri, dağlar, kar altındaki köyler, çocuklar, genç kadınlar, onların rengarenk kıyafet ve başlıkları, soru sorar gibi izleyene kocaman bakan gözleri Otyam’ın en çok işlediği konulardır.

Resimlerinin konusu 1950’li yıllardan itibaren Anadolu’nun doğası, halkı ve yaşantısını yansıtmaktadır.

 Akademik bir eğitim görmüş olmasına karşın, akademiden uzak, geleneksel çizgileri temel alan renkçi-lekeci bir tarzı benimsemiştir.

Resimleri birçok yurt dışı müzede ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  KABARENİN DOĞUŞU   Birinci Dünya Savaşı’ndan itibaren gelişen Alman kabaresi Berlin mitolojisinde özgün ve tanımlanması zor bir rol oy...