SANATTA OYUN FELSEFESİ - 2
SANATTA
OYUN FELSEFESİ VE ÇOCUK KAVRAMI ÜZERİNDEN YAPIT İNCELEMELERİ:
“Çocuk
Oyunları”, Flaman ressam Pieter Brueghel’in 1560 yılında ahşap panel üzerine
yağlıboya ile çizdiği tablodur.
Tabloda
16. yüzyıl Hollanda’sından 80 farklı çocuk oyunu betimlenmektedir.
Resimde
168 erkek ve 78 kız çocuğu ile, Bruegel kendi dönemine ait çocuk oyunlarını
titizlikle tasvir etmiştir.
Bu
dönemde, Bruegel’in zamanına kadar, çocuklara küçük yetişkinler olarak
davranıldığı ve küçük yaşlardan itibaren yetişkin elbiseleri giydirilmekte
olduğu bilinmektedir.
Bu
nedenle, eleştirmenler tarafından, resmin insanın özüne, saflığına geri dönmesi
gerektiği düşünülerek yapıldığı ve insanın budalalığını ifade ettiği gibi
yorumlarda bulunmaktadır.
Eserde,
Oynayan tüm çocuklar ya da çocuk grupları birbirinden yalıtılmış, oyun dışında
bırakılmış ya da oynamaya üşenip sadece seyretmeyi seçmiş hiçbir çocuk yoktur.
Eser
büyük ölçekli ve olağandışı kompozisyonu ile başyapıt niteliğindedir.
Goya’nın
Çocukları İspanyol ressam Francisco Goya 18. yüzyılın son çeyreğinde
İspanya’nın şehirlerinde ve kasabalarında yaşayan orta halli insanların
durumunu gerçeği idealize etmeden ve tüm gerçekliğiyle gözler önüne sermiştir.
Goya’nın
bu çocuklu sahneleri kullanarak, yaşadığı dönemde, çoğu okuma yazma bilmeyen ve
bunun sonucunda yabanileşen yoksul çocuklara ve zor yaşama koşullarına karşı
toplumun ilgisizliğini vurguladığı ve bu çocukların sokaklarda kendi
imkanlarıyla yaşadıklarına değinmek istediği belirtilmektedir.
Jean
Baptiste Simeon Chardin (1699-1779) Sabun Köpüğü: 18. yy’ın önemli still life
eserlerine imza atmış olan Fransız Ressam Chardin’in eserlerinde yalınlıktan
yana olması ve büyük gözlem gücü, onun bu alanda büyük bir başarı elde etmesine
neden olmuştur.
Chardin
çağdaşları içinde ayrı yeri olan bir sanatçıdır.
O
çağda gelişmekte olan Fransız orta sınıfının sıradan ve günlük uğraşlarını
resimlerinde ustaca yansıtmıştır.
Nedimeler,
Diego Velasquez’in 1656 tarihli tablosu: Bu tablo ile de geç Ortaçağ
İspanyası’nın en önemli ressamı sayılan Velázquez’in, fotoğraf makinesinin
bulunmasından çok daha önce, gerçek bir anı durdurmayı başardığı
düşünülmektedir.
Bu
varsayıma göre bu tablonun konusu da saray yaşamının sıradan bir sahnesidir.
Velázquez
Nedimler’de kendisini de büyük bir tuvalde çalışırken resmetmiştir.
Elinde
paleti ve fırçasıyla yalnızca arkasını görebildiğimiz dev tuvalin önündedir.
Tuvalden
biraz geriye doğru çekilmiş, ona poz verenlere bakmaktadır.
İspanyol
Prensesi, en güçlü ışıkla aydınlatılmış olup statüsünün farkında olduğunu
gösteren bir duruş sergilemektedir.
TÜRK
RESMİNDE CUMHURİYET SONRASI DÖNEMDE ÇOCUK MOTİFİ
Şeref
Akdik (1889 - 1972) Mektebe Kayıt: Şeref Akdik, yapıtlarında izlenimci akımın
renk unsurları ile akademik anlayışın kural ve deneyimlerini birleştirmiştir.
Desen
ve portrelerinde yerel giyim özellikleriyle birlikte yöre insanının iç
yaşantısını da yansıtmaya çalışmıştır.
Mektebe
Kayıt adlı eseri ile de dönemin çocuk motifini etkili bir biçimde yansıtmıştır.
Malik
Aksel (1901-1987) Yeni Mektep: Sanatçı Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte hızla
değişen toplumun, günlük yaşama yansıyan geleneksel davranış biçimleri ve bir
öğretmen olarak yoğunlaştığı eğitimle ilgili konular üzerinde çalışmıştır.
Eserlerinde
Cumhuriyet döneminden insan ve öğrenci manzaraları sunmaktadır.
“Yeni
Mektep” resmi de, okulla yeni tanışan öğrencilerin dersteki hallerinden bir
kesittir
Nedim
Günsür (1924 – 1994) Kırda Çocuklar: Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden mezun
olan Nedim Günsür Eserleri naif bir karakter taşımaktadır.
Geleneksel
kaynaklardan yola çıkarak oluşturduğu eserleri bireysel sanat biçiminin birer
imzası niteliğindedir.
Bayram
yerleri, düğün alayları, palyaçolar, sokaklar vb. konular, sanatçının en çok
yöneldiği temalardır.
Bir
oyun alanı olarak yarattığı yapıtlarında, acı ve mutluluğu, sevinç ve kederi,
yenilgi ve başarıyı resimlerinde bir arada göstermeye çalışmıştır.
Neşet
Günal (1923 – 2002) / Çocuklar: Çocuklar Günal’ın yapıtlarında önemli bir yer
tutar.
Yalın
ayak, ortalıkta çaresiz bir şekilde gösterilen çocuklar da, anne ve babalar da
mutsuzdur, çaresizdir.
Çocuklar
sağlıksızdır, hastadır.
Günal’ın
resimlerindeki çocuklar insanı sarsar, huzursuz eder.
Ancak
Günal’a göre Anadolu gerçeği budur ve her türden yardıma gereksinmeleri vardır.
Neşet
Günal yapıtlarında Orta Anadolu doğasından ve yaşamından izlere rastlanır.
Sanatçı
çoğu büyük boy resimlerinde Anadolu insanının yoksulluğunu, zor yaşam
koşullarını ve durmadan çalışan yoksul insanların durumlarını anlatır.
İbrahim
Balaban (1921 – ) / Çocukların Oyun Sevinci: Yapıtlarında bolca çocuk
oyunlarına yer vermiştir.
Özgür
bir ortamdaki çocuklar neşe içindedir.
Balaban’ın
resimlerindeki çocuklar genelde açık havada oyunlar oynarlar, uçurtma
uçururlar, coşku ile el ele tutuşurlar. Yaşanan olumsuzluklar onlara pek
yansıtılmaz.
Çocuklar
Balaban’ın resminde çocukluklarını yaşarlar. Sanatçının kendi söylemi ile /
“Sanat yaşantının izdüşümüdür.
Konu
bir özdür, her öz kendi kabuğunu yapar.
Ben
insanı santimetrik ölçülerle değil, diyalektik yöntemlerle resmediyorum.
İnsan-doğa
ilişkisinde üretim araçlarının insana bir kimlik kazandırdığını ve bu nedenle
benim resimlerimi de biçimlendirdiğini söyleyebilirim.
Ben
boyaları açık koyu leke endişesiyle değil, figürlerin özünde çakmaklanan ışığı
yakmak için kullanıyorum.
Ata
göre insan değil, insana göre at çiziyorum.” diyerek ortaya koyduğu kuram
sanatının temelini oluşturmaktadır.
Turgut
Zaim (1906 - 1974) / Anadolu Çocukları: Turgut Zaim, Anadolu’yu bir çeşit
toplumcu romantizm ile yorumlamıştır.
Onun
resimlerinde yer alan insanlar hayat dolu, iyi giyimli ve sağlıklıdırlar.
Onun
resimlerinde çocuklar minnacık ağızlı, küçücük burunlu, kara çekik gözlü, uysal
ve ağırbaşlıdır.
Genelde
bu ağırbaşlı, uysal yapıda çocuklar mekandaki eyleme katılmazlar, sanki o
mekanı süsleyen biblo gibidirler.
Çocuklar
annenin yanında sessizce olup biteni izleyen, denileni yapan, terbiyeli çocuk
görünümündedirler.
Turgut
Zaim’in Tosun adlı yapıtında ise köy meydanında güreşecek iki erkek çocuk konu
edilmiştir.
Birbirinden
gürbüz bu iki çocuk bütün köy halkının gözü önünde güreşecek, ne kadar güçlü ve
sağlıklı olduklarını kanıtlayacaklardır.
Turgut
Zaim, yapıtlarında Anadolu çocuğuna yer vermiş ve onun onurlu, sağlıklı ve
uyumlu yanlarını göstermiştir.
Fikret
Otyam (1926 – 2015) ve Çocuklar: Fikret Otyam, resimlerinde Anadolu
motiflerinin sık sık kullanılmıştır.
Anadolu’nun
çeşitli yerleri, dağlar, kar altındaki köyler, çocuklar, genç kadınlar, onların
rengarenk kıyafet ve başlıkları, soru sorar gibi izleyene kocaman bakan gözleri
Otyam’ın en çok işlediği konulardır.
Resimlerinin
konusu 1950’li yıllardan itibaren Anadolu’nun doğası, halkı ve yaşantısını
yansıtmaktadır.
Akademik
bir eğitim görmüş olmasına karşın, akademiden uzak, geleneksel çizgileri temel
alan renkçi-lekeci bir tarzı benimsemiştir.
Resimleri
birçok yurt dışı müzede ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder